Keske daha once izleseymisim dedirten iki film izledim, ikisi de gercek hayattan ve cok etkileyici
into the wild:
Hayati kendine dayatildigi gibi yasamamayi secen bir gencin universiteden mezun olur olmaz ciktigi yolculugu, yalnizligini, mutluluk arayisini, dogayla mucadelesini anlatiyor film. Gercek bir hikayeden, yonetmeni Sean Penn. İnsani kendi hayati ve amaci hakkinda bir durup dusunduruyor bitince. Sizi huzunle karisik biraz şaşkin ama guclu, farkli blr bakiş açisi edinmenin hazzi gibi hislerle birakiyor. Filmde beni en cok etkileyen sozler:
^ mutluluk sadece paylasildigi zaman gercektir^
^bana ask, para, inanc, sohret, adalet yerine gercegi verin^
^mutluluk ucsuz bucaksiz ormanlardadir, bombos sahillerdeki coskudadir. İnsan elinin degmedigi bir yerdedir, denizin diplerinde ve gurlemesindedir. İnsanlari severim, ama dogayi daha cok severim...^
Tabi filmdeki kadar cesur bir yolculuk degil ama insanin kendini tukenmis hissettigi zamanlarda dogayla kendiyle bas basa kalmasinin cok faydali oldugunu, doganin bizi şarj ettigini dusunuyorum.
Gandhi:
Hayatini Hindistan in bagimsizligina kavusmasina adayan bir idealist Mahatma Gandhi^nin biyografisi. Cok basarili ve zaten zamaninda Oscar odulu de almis, herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film.
Gandhi siddet karsiti mucadelesiyle pasif direnisin ilk onculerinden. Gunumuzde yasananlarla ilgili de cok guzel dersler cikarabilirsiniz filmden.
Gandhi^ nin egosunu tamamen sifirlamis olmasi, halka yakin olmasi ve bunu sozde degil yasam sekliyle de yapmasi, cesareti, kendine guveni, insanlari bolmeye degil birlestirmeye calismasi ve bariscil ince zekasi beni cok etkiledi.
^Dunyada gormek istediginiz degisikligin kendisi siz olun^
Sevgi ve barisla,
Sibel