Cumartesi, Ekim 08, 2011

Sessiz Çığlık...

Size günlük tuttuğumdan bahsetmiştim ya...arada şiirlerim de var..şimdi okuduğumda beni şaşırtan acep hangi duygularla yazmış olabilirim dedirten..e dedim ya gizlim saklım yok kimseden, birini paylaşasım geldi şimdi burda..hadi buyrun.. 1996 yılında yazdığım birkaç kuple.. biraz depresif miyim neyim o dönemler, yorumu sizlere bırakıyorum...:)

Bu arada aşağıdaki foto da benim Fas'ta çektiklerimden biri, ben bu adamın gözlerindeki hüznü gördüm ve sessiz çığlığını duydum sanki, bakalım siz de duyabilecek misiniz??



SESSİZ ÇIĞLIK

yağmurla yıkanmıştı sanki kalbi
toprak toprak kokuyordu elleri
cennetin bahçesinden kopup gelmişçesine
yasak elmaya ulaşmak için delirmişçesine
kapılıverdi şeytanın girdabına
kulağıma geliyor, acı acı bağırıyor..
karanlıktan, sonsuzluktan eller uzanıyor..
gözleri bir bulut olmuş boşanacak şimdi
anlıyorum ki bunlar son çırpınışları onun
yardım etmek isterdim ona..
eğer... eğer... kendim kurtulabilseydim.....

enjoy:)

Anason kokusu...

İstemesem de 1 ay kadar ara vermiş oldum yazılarıma...iş, hayat koşturmacası içinde..nereye koştuğumuzu anlayabilen var mı?? bazen bakıyorum da herkes koşuyor aman ben geri kalmayayım diye koşturuyoruz gibi geliyor...sorgulamadan, durmadan.. çünkü bir dursak bu koşturmacanın anlamsızlığını anlayıp (bu yazımdaki manasızlıklardan sorumluluk kabul etmediğimi de baştan söyleyeyim, şu saatte evde yalnız ve bacardimi yudumlarken... yeterli bir mazeret sanırım:) vazgeçeçeğiz, diğer taraftan da aklımız koşanlarda kalacak, belki biz durup geride daha mutlu olacağız ama ya koşmaya devam edenler bizim ulaşamadığımız hazineye ulaşırsa...aman allahım vicdan azabını düşünemiyorum...

şimdi bu felsefik yazılar nerden çıktı diyebilirsiniz, önceki yazılarıma bakıp..:) aslında ben de bu hayatta bahsettiğim koşan-lardan biriyim, hatta marathon koşuyorum ve derece yapmayı kafama koymuşum diyebilirim..:) ama arada durmasam da sorguladığım oluyor (aynı anda hem koşup hem sorgulayabiliyorum, çok şükür..) aslında mutsuz değilim bu koşturmacadan...ama dursam biraz ara versem daha mı mutlu olurum acaba..blog yazmaya da aslında bir nevi nefes almak, ara vermek adına karar verdim..amacım da öyle geniş kitlelere ulaşayım filan değil, bir nevi günlük ama herkese açık, şu yaştan sonra gizlim saklım yok kimseden..o kadar aşmışım yani bazı şeyleri..:)

yazmak aslında hep vardı hayatımda, 10 yaşımdan 20 li yaşlarıma kadar düzenli günlük tutmuşum, nasıl bulunmaz bir hazine varın siz düşünün..:) ne zamanki marathon koşmaya başlamışım bırakmışım yazmayı..hayatı fazla ciddiye almaya başlamışım...en iyi okulları bitirmek, iyi bir kariyer yapmak,para kazanmak, iyi ve ideal bir eş bulmak (itiraf edeyim ki içlerinde en büyük başar-ım bu aslında..detayları ayrı bir yazımda anlatırım..:) v.s. v.s.

şimdi yazının başlığı neden anason, bu kızın kafa iyi heralde diyeceksiniz..:) hemen sadede geliyorum, zakkum diye bir grubun anason adlı şarkısını dinledim tesadüfen... uzun zamandır ilk defa bir şarkıda tüylerim diken diken oldu...ve bana bir şişe bacardi açtırdı... wow...:)



Dokunsalar ağlayacaksın
Ama hiç dokunmuyorlar
Biçare bakan gözlerin bırak kanasın
Gücüne gitsin şarkılar

Anason kokarken sofralar
Yaşlandırıyor seni aynalar
Her geçen yıl birer birer masadan eksiliyor dostlar
Aklın ilk göz ağrısında
Hatırlıyor mu seni hala
Dikiş tutmayan bu büyük yara
Bazı geceler kanıyor hala

Anason kokarken sofralar
Yaşlandırıyor seni aynalar
Her geçen yıl birer birer masadan eksiliyor dostlar

Sessizce aktı gitti yıllar,
Seni hiç uyandırmadan,
Ve bir sabah uyandığında,
Kalmışsın tek başına.

hatta dinleyin aşağıdaki linkten, bakalım sizi de etkileyecek mi?

http://www.youtube.com/watch?v=D4VtTo5biq0&feature=related